Yılmaz: 2026 yılında büyümenin yüzde 3,8’e ulaşmasını hedefliyoruz
Ankara, 8 Eylül (Hibya) - Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2026 yılında büyümenin yüzde 3,8’e 2027’de yüzde 4,3’e ve 2028’de yüzde 5’e ulaşmasının hedeflendiğini açıkladı.

Ankara, 8 Eylül (Hibya) - Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2026 yılında büyümenin yüzde 3,8’e 2027’de yüzde 4,3’e ve 2028’de yüzde 5’e ulaşmasının hedeflendiğini açıkladı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2026-2028 Orta Vadeli Program Lansmanı’nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'ın konuşmasından bazı satır başları şu şekilde:
"Yaklaşık yarım asırdır süren terör tehdidinin sona ermesiyle ilgili attığımız adımlar ekonomik istikrarımıza da önemli katkı sunacaktır. Terörsüz Türkiye vizyonumuz doğrultusunda bugüne kadar terörle mücadeleye ayırdığımız kaynakların daha üretken alanlarda kullanılması, ülkemizin ekonomik potansiyelinin daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir şekilde hayata geçmesine imkan sağlayacaktır.
Ülkemizde ve içinde bulunduğumuz bölgede huzur ve istikrarın güçlenmesi, kamu kaynaklarının daha etkin kullanımı, üretim ve ticaret ağlarının genişlemesi sayesinde kalkınma sürecimizi de hızlandıracaktır.
Türkiye ekonomisinin son dönemde elde ettiği kazanımlar kısaca bu şekildedir. Uyguladığımız programda, enflasyonda sağlanan kalıcı ve kesintisiz düşüş, büyümenin daha dengeli bir yapıda sürdürülmesi ve mali disiplinin kararlılıkla sağlanması geldiğimiz bu noktayı destekleyen temel unsurlar olmuştur.
2026-2028 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program çerçevesinde belirlediğimiz temel hedef ve önceliklerimizi paylaşmak isterim. Ancak bu hedefleri değerlendirirken yalnızca Türkiye’nin iç dinamikleriyle sınırlı bir bakış açısı yeterli olmayacaktır. Zira küresel ekonomik gelişmeler, dış talep koşulları, enerji ve emtia fiyatlarındaki oynaklık, jeopolitik riskler ve finansal piyasalardaki dalgalanmalar iç dengelerimizi doğrudan ve dolaylı yollardan etkileyebilmektedir.
IMF’nin son tahminlerine göre 2024 yılında yüzde 3,3 olarak kaydedilen küresel büyümenin 2025’te yüzde 3’e, 2026’da ise yüzde 3,1 seviyesine gerilemesi beklenmektedir. 2027 ve 2028 yıllarında ise büyümenin yüzde 3,2 civarında dengeleneceği ön görülmektedir.
Burada asıl odağımız olan küresel ticaret hacmindeki gelişmelerdir. 2024’te yüzde 3,5 oranında büyüyen dünya ticaret hacminin 2025’te tarife artışları devreye girmeden öne alınan talep nedeniyle yıl genelinde yüzde 2,6 arttıktan sonra 2026’da yüzde 1,9’a kadar gerilemesi beklenmektedir. Dolayısıyla zayıf büyüme görünümü artan baskıcılıkla korunmakta, büyüme ile ticaret arasındaki makas ciddi şekilde açılmaktadır.
Küresel görünümde ülkemizi yakından ilgilendiren bir diğer önemli başlık ise emtia fiyatlarıdır. Son yıllarda enerji ve gıda fiyatlarında yaşanan sert dalgalanmalar hem küresel enflasyon üzerinde baskı oluşturmuş hem de enerji ithalatçısı konumundaki ülkeleri dolayısıyla Türkiye’yi doğrudan etkilemiştir.
Küresel salgın sürecinin ekonomik etkileri henüz atlatılamamışken 2022 yılında başlayan Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte enerji fiyatlarında hızlı ve sert bir artış yaşanmış, bu gelişme küresel enflasyonist bakıların en temel kaynaklarından biri olmuştur.
2026-2028 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programımızı oluştururken tüm bu küresel eğilimleri dikkate alarak ekonomik hedeflerimizi gerçekçi varsayımlar ve sağlam temeller üzerine inşa ettik.
Orta vadeli programımızın temel hedeflerinden biri dezenflasyon süreciyle uyumlu ve sürdürülebilir bir büyüme patikası oluşturmaktadır.
2024 yılında yüzde 3,3 seviyesinde gerçekleşen büyümenin 2025’te yine aynı düzeyde kalmasını öngörüyoruz. 2026 yılında büyümenin yüzde 3,8’e, 2027’de yüzde 4,3’e ve 2028’te yüzde 5’e ulaşmasını hedefliyoruz.
Programın ilk yılından itibaren sıkı para ve maliye politikalarıyla enflasyonu kalıcı bir şekilde düşürürken büyümeden de taviz yermeyen bir yol haritası çiziyoruz.
Önümüzdeki dönemde enflasyonu kalıcı tek haneli seviyelerine düşürürken büyüme potansiyelimizi de dönüşüm adımlarıyla kademeli bir şekilde yukarı taşıyacağız.
Türkiye ekonomisi önümüzdeki 3 yıllık dönemde güçlenen potansiyeliyle hem fiyat istikrarını sağlayacak hem de istikrarlı bir şekilde büyümeye devam edecektir.
Büyüme hedeflerimiz kadar öncelik verdiğimiz bir diğer alan ise istihdamdır. 2024 yılı itibarıyla yüzde 8,7 seviyesinde gerçekleşmesini beklediğimiz işsizlik oranının 2025’te 8,5’e, 2026 yılında ise yüzde 8,4’e, izleyen 2027 yılında ise 8,2’ye gerilemesini öngörüyoruz. 2028 yılında ise tarihimizde ilk defa işsizlik oranının yüzde 8’in altına inmesini hedefliyoruz.
Bu dört yıllık dönemde ekonomimize yaklaşık 2,5 milyon ilave istihdam kazandırarak, işgücü piyasasına daha fazla bireyin katılımını sağlamayı ve toplumsal refahı artırmayı hedefliyoruz.
Türkiye ekonomisinin temel önceliği olan enflasyonla mücadelede kararlı ve bütüncül bir yaklaşımla yolumuza devam ediyoruz. 2024 yılında yüzde 44,4 seviyesinde gerçekleşen enflasyonun, 2025 yılımda yüzde 28,5’e, 2026’da yüzde 16’ya, 2027 yılında yüzde 9’a, 2028 yılında ise yüzde 8 seviyelerine gerileyerek, program dönemi sonunda tek haneli seviyelere kalıcı olarak inmesini hedeflemekteyiz.
Enflasyonda kalıcı düşüş sağlayarak, fiyat istikrarını tesis etme yönündeki kararlılığımızdan hiçbir şekilde taviz verilmeyecektir.
2023 yılı itibarıyla milli gelire oranla yüzde 3,5 seviyesinde gerçekleşen cari işlemler açığının 2024 yılında yüzde 0,8’e kadar gerilemesi önemli bir iyileşmeye işaret etmektedir. Bu iyileşme programda öngördüğümüz yüzde 1,7’lik tahminin oldukça altında kalmış ve dış denge açısında olumlu bir görünüm sağlamıştır.
2025 yılında da benzer bir tablo görüyoruz. Programda cari işlemler açığımızın yüzde 2 civarında olacağını tahmin etmiştik. Gerçekleşme tahminimiz ise şu anda yüzde 1,4 seviyesini göstermektedir. 2026 ve 2027 yıllarında cari işlemler açığının milli gelire oranı sırasıyla yüzde 1,3 ve 1,2 seviyelerine gerilemesi hedeflenmektedir. 2028 yılı itibariyleyse bu oranın yüzde 1 düzeyine kadar inmesi öngörülmektedir.
Afet donrası dönemde devam eden ihtiyaçlar süratle karşılanmaya devam edilirken, personel giderlerinden sosyal güvenlik harcamalarına varıncaya kadar ilave tedbirlerin etkisiyle mali duruşu daha sıkı hale getirmeyi öngörüyoruz. Bütçe açığının milli gelire oranı 2025 yılında yüzde 3,6’ye, 2026 yılında 3,5’e, dönem sonunda ise yüzde 3’ün altında öngörülmektedir. Geçici nitelikte olan deprem harcamaları azaldıkça bütçe açığı düşmekte, Avrupa Birliği MASRİ kriterleriyle uyumlu hale gelmektedir.
Depreme ilişkin olarak 2025 yılı sonu itibarıyla bugünkü değerlerle 3,6 trilyon düzeyinde bir harcama yapmış olacağız.
Makroekonomik göstergelere ilişkin sunduğumuz bu kapsamlı hedef seti, ekonomik dönüşüm sürecinde ulaşmayı amaçladığımız aşamaları açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Yeni OVP ile yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz."
Hibya Haber Ajansı© Copyright 2025 Canli Yayinci Tüm Hakları Saklıdır. Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.